Tevriye Nedir?

Asıl söylenilmek istenileni kapalı söylemek. Klasik Türk şi­irinde anlatıma bir espri ve bir incelik katma amacıyla bir­den fazla anlamı bulunan bir sözcüğün yakın anlamını söyleyip uzak anlamını kastetme sanatıdır. Behçet Necâtigil’in şiirlerin­de çokça rastlanılan bir sanattır.

********************

Tevriye Sanatına Örnekler

Gül gülse dâim aglasa bülbül aceb değil

Zirâ kimine ağla demişler kimine gül 

Zâti

Zâtî, gül sözcüğünü tevriyeli olarak iki ayrı anlamda kul­lanmış olmakla birlikte gülü / yakın anlamda gülmek fiiliyle bağlantılı olarak kullanmasına rağmen uzak anlamda gül çiçeği­ni kastederek kullanmıştır.

********************

Şeriatın ne mübarek nizamdır ey Cem

Harâm olan meyi tecviz eder mübâha kadar

Yalıya Kemal Beyatlı, Eski Şiirin Rüzgarıyla

Yahya Kemal, “şeriat” sözcüğünü tevriyeli olarak önce ya­kın anlamını, Kur’an’ın hükümlerini anmakla birlikte, gerçekte içkinin mucidi Cem’in kurmuş olduğu düzeni / sistemi kastet­miştir.

********************

Tutar bir ah âlıûyu yâlılarda

Kim atar kemendi kalkar divandan

Bir Çağ günümüze

Behçet Necâtigil, Bütün Şiirleri

Bu dizede “dîvan” kelimesi Hem oturulacak sedir hem de divan şairlerinin şiirlerini topladığı kitap anlamında kulla­nılmıştır. Sözcüğün yakın anlamı şairler kitabı divan olmakla birlikte uzak / asıl kastedilen anlamı oturulacak sedir anlamın­da kullanılmıştır.

********************

Biri var pencere

Pencere önlerinde ağlar duruyor

Behçet Necâtigil, Bütün Şiirleri

Bu beyitteki “ağlar” sözcüğü hem ağlamak fiilinin geniş za­man çekimi olarak hem de balık ağları anlamında kullanılmıştır. Yakın anlam olarak “ağlamak” eylemi kastedilirken, uzak an­lam olarak da balık ağları kastedilmiştir.

********************

Ve ellerim batık bir suda akar gözlerim her şeye bakar

Bahar bir gelsin yeter artık eksikse de bırak elleme

Turgut Uyar, Büyük Saat

Turgut Uyar, “elleme”yi / el sürmeyi / yakın anlamı söyle­yip, uzak anlamı/ilgilenmeyi kastederek tevriye sanatı yapar. Şair, ilgisizliğe razı gibi görünse de ondan aslında oldukça şika­yetçidir.

********************

Önemli olan güldür

Asya’da, Afrika’da , Güney Amerika’da açan güldür

Allı turnam akça gülüm

Kazanılacak bir dünyam var benim

Kazanılacak bir dünyamız var bizim!

Suçsuzum ve kalkıyorum ayağa…

özdemir İnce, Türk Şiir Sanatı

Bu şiirde “gülüm” sözcüğü hem bir bitki anlamında hem de sevgili anlamında kullanılmıştır. Bu şiirde yakın anlam gül çiçeği olmasına rağmen uzak anlamdan kastedilen sevgilidir.


Tevriye, örtmek, amacını gizlemek anlamına gelir. Edebiyatta nükte yapmak amacıyla birçok anlamı olan bir sözcüğü uzak anlamını kastederek kullanma sanatına tevriye denir. Bu sanatta sözün yakın anlamı söylenir, uzak anlamı anlatılmak istenir. Daha doğrusu uzak anlam ilk anda okuyucu tarafından kavranmayacak biçimde gizlenir. Okur, yakın anlamla oyalanır, ama anlatılmak istenen uzak anlamda gizlidir. Bu uzak anlam şiire ayrı bir güzellik katar.

Tevriye Sanatına Örnekler:

“Bu kadar letafet çünkü sende var
Beyaz gerdanında bir de ben gerek “

Bu dizelerde “ben” sözcüğü ile tevriye yapılmıştır. Ben, insan vücudunda, özellikle yüzde bulunan, koyu renk lekelerdir. Şair, bu anlama gelen “ben’i kullanmış, ama kendisini anlatmak istemiştir. Çünkü sözcüğün uzak anlamında birinci tekil kişi söz konusudur.

“Baki çemende bir hayli perişan imiş varak
Benzer ki bir şikâyeti var rüzgârdan”

Bu dizelerde “rüzgâr” sözcüğü ile tevriye yapılmıştır. Çünkü rüzgâr sözcüğünün iki anlamı vardır. Yakın anlam “yel”, uzak anlam ise “zaman’dır. Şiirde yakın anlam söylenerek sözcüğün uzak anlamı anlatılmak istenmiştir.

“Sarımsak da acı; ama evde lazım bir dişi.”

cümlesinde “dişi” sözcüğü ile tevriye yapılmıştır. Cümlede “sarımsak tanesi” anlamında diş sözcüğü kullanılmış, ama sözcüğün bu anlamı değil, diğer uzak anlamı yani “kadın” anlatılmak istenmiştir.

“Hani selamı hani bir peyamı cânânın
Saba senin de işin hep heva imiş yazık”

dizelerinde “heva” sözcüğü ile tevriye yapılmıştır. Çünkü “heva” sözcüğü “hava” ve “istek, arzu” anlamına gelmektedir. Sözcüğün yakın anlamı “hava” söylenmiş; ama “istek, arzu” anlamı anlatılmak istenmiştir.

“Dedim: Dilber, niçin sararıp soldun
Dedi: Çekdiceğim dil yaresidir”

Bu dizelerde “dil” sözcüğü ile tevriye yapılmıştır. Dil sözcüğü hem “tat alma organı” hem de “gönül, yürek” anlamındadır. Şair. yakın anlam olan dilindeki yaranın kendisinin sararıp solmasına yol açtığını söylerken, uzak anlam olan bir güzele olan aşkı nedeniyle böyle sararıp solduğunu anlatmak istemiştir.

Tevriye ile kinaye birbiri ile karıştırılabilir. Burada şuna dikkat edilmelidir. Tevriyede söz konusu sözcüğün birden çok gerçek anlamı vardır. Bu gerçek anlamlardan uzak olanı kastedilir. Kinayede de sözcüğün birden çok anlamı vardır; ama kastedilen mecaz anlamdır. Kinayede sözcüğün gerçek anlamından bir sonuç çıksa da kastedilen mecaz anlamıdır.

“Sordum nigârı dedi ahbap
Semt-i Vefa’da doğru yoldadır”

Bu dizelerde “Vefa Semti” sözleri ile tevriye yapılmıştır. Vefa sözcüğünün ilk anlamı “sözünde durmak”tır. Uzak anlamı ise “Vefa”. İstanbul’da bir semt adıdır.

“Biri var pencerede
Pencere önlerinde adlar durur”

Bu dizelerde “ağlar durur” sözüyle tevriye yapılmıştır. Sözcük “ağlamak” eyleminin geniş zaman çekimi olarak ve “balık ağları” anlamında kullanılmıştır. Yakın anlamlı olarak sözcüğün “ağlamak” anlamı söylenirken, uzak anlamlı olarak “balık ağları” kastedilmiş, böylece tevriye yapılmıştır.


Tevriye

Tevriye, anlamla ilgili edebî sanatlardan biri. Sesteş bir kelimenin bir dizede, beyitte, dörtlükte iki gerçek anlama gelecek biçimde kullanılmasına ve bir sözcüğün yakın anlamını söyleyip uzak anlamını kastetmeye tevriye sanatı denir. Örtmek, meramı gizlemek demektir. Bazı kaynaklarda tevriye ve iham sanatları eş anlamlı kabul edilirler. Fakat ihamda, ikiden fazla anlamı olan kelimenin bir mısra veya beyitte bütün anlamları kasdedilirken, tevriyede yakın anlamı verilerek uzak anlamı kastedilir.[1]

Aşağıdaki örneklerde tevriye sanatı yapılmış sözcüklerin altı çizilidir:

1) Tahir efendi bana kelp demiş
İltifatı bu sözde zahirdir,
Maliki mezhebim benim zira,
İtikadımca kelp tahirdir.
(Nef’i)

Tahir: 1. Tahir Efendi – 2. temiz, pak

Kelp: Köpek. (Hem, köpek temiz hayvandır hem de asıl köpek Tahir Efendi’dir anlamı var. Maliki mezhebinde köpek, temiz hayvandır.)

2) Bir buse mi bir gül mü verirsin dedi gönlüm
Bir nim tebessümle o afet gülüverdi.

Gülüverdi: 1. Güldü – 2. Gül verdi

3) Havada yaprağa döndürdü rüzgâr beni (Muallim Naci)
Burada “rüzgâr” hem gerçek anlamında hem de zaman anlamında kullanılmıştır.

4) Aşiyan-ı mürg-i dil zülf-i perişanındadır.
Kande olsam ey peri gönlüm senin yanındadır.

Kande: 1. Nerede – 2.Kan içinde

5) Sert oldu hava çıkma koyundan kuzucağım

Koyun: 1. Kuzunun anası – 2. Kucak

6) Sarımsak da acı amma evde lazım bir dişi

Dişi: 1. Sarımsak parçası – 2. Bayan

7) Baki kalır sahife-i alemde adımız

Baki: 1. Şairin adı – 2. Sonsuza dek

8) Bu kadar letafet çünkü sende var
Beyaz gerdanında bir de ben gerek.

Ben: 1. Deri üzerindeki siyah lekeler – 2. Birinci tekil kişi

9) Gül yağını eller sürünür, çatlasa bülbül

El: 1. Organ – 2. Yabancı

10) Ulusun, korkma nasıl böyle bir imanı boğar.

Ulusun: 1. Kurt gibi ulusun (ulumak) – 2. Yüce, büyük olmak.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.