Kudsi Hadis nedir?
Hazreti Peygamberin söz olarak Rabbine izafe veya Rabbinden rivayet ettiği hadislere hadis-i kudsi (hadis-i ilahi veya rabbani) denilmiştir. Bu çeşit hadislere kudsiyyetin izafe edilmesi, tariften de anlaşıldığı gibi onların, her türlü noksanlıktan münezzeh olan Allah Teâlâ’dan sadır olması yönündendir; yani bunların menşei, Allah Teâlâ’dır; onları ilk defa söyleyen O’dur. Allah Teâlâ’dan sadır olan ve kudsi denen bu sözlere hadis lafzının ıtlakı ise, bunların Hazreti Peygamber tarafından Rabbinden nakil ve hikâye edilmesi sebebiyledir.
Kudsi hadislerin, bir taraftan ilk kaynak olarak Allah Teâlâ’ya izafe edilmesi, diğer taraftan Hazreti Peygamberin hadisleri arasında ve hadis lafzıyla zikredilmesi, bunların bazı yönlerden Kur’an-ı Kerime, bazı yönlerden de Hazreti Peygamberin hadislerine benzerliğini ortaya koymaktadır. Zira Kur’an-ı Kerim Allah Teâlâ’nın kelâmı olup Hazreti Peygambere vahyolunmuştur; kudsi hadislerin de ilk kaynağı Allah Teâlâ olduğuna ve Hazreti Peygamber tarafından O’ndan rivayet edildiğine göre, bunlar da vahiydir. Binaenaleyh, vahiy olmak bakımından Kur’an-ı Kerimle hadis-i kudsi arasında herhangi bir fark mevcut değildir. Bununla beraber kudsi hadisler Kur’an’dan sayılmazlar; her ikisinin de kendilerine has özellikleri vardır ve bu özellikler ikisinin aynı şey olmalarına engel teşkil ederler.
Bunların başında, kudsi hadislerin, bizzat Hazreti Peygamberin sözü olması gelir. Yani hadisin manası Allah Teâlâ tarafından Hazreti Peygambere vahyedilmiş olsa bile, bu mananın insanlara aktarılmasında, kelimelerin veya ibarelerin tercih ve tertibi Hazreti Peygamberin ihtiyarına bırakılmıştır. Hazreti Peygamber kendisine vahyedilen herhangi bir şeyi, manasına sadık kalarak kendi sözleriyle ifade eder; bu sözler aslında vahyolunan mananın vahyolunduğu şekildeki sözleri olmayabilir.
Hâlbuki Kur’an-ı Kerim, hem mana ve hem de harf ve kelimeleriyle vahyolunmuştur. Bu harf ve kelimelerin ne şekli ve ne de tertip ve tanzimi Hazreti Peygamberin taht-ı tasarrufunda değildir. Hazreti Peygamberin görevi kendisine vahyolunan sözleri, aynı harf ve kelimelerle insanlara tebliğ etmektir. Eğer bu sözler arasında insanların anlayamayacakları ibareler bulunursa, Hazreti Peygamber bunları açıklar, şerh ve izah eder; onun bu açıklaması tefsir olur ve Kur’an olmaktan çıkar. O halde kısaca ifade etmek gerekirse diyebiliriz ki, Kur’an-ı Kerim, hem mana ve hem de lafız olarak vahyolunduğu halde, kudsi hadis, yalnız mana olarak vahyedilmiştir; lafız Hazreti Peygambere aittir.
Kudsi hadisi, Hazreti Peygamberin diğer hadislerinden ayırt eden özelliklere gelince, bunların başında, hadis-i kudsinin vürûd şekli yer alır. Yukarıda da işaret olunduğu gibi bu çeşit hadislerin ilk kaynağı Allah Teâlâ’dır; hitap O’nundur ve Hazreti Peygamber bu hadislerin râvisi durumundadır. Nitekim bu çeşit hadislerin başında umumiyetle şu ibareler görülür: “Kale’llahu Teâlâ fima ravahu anhu Rasulullah (s.a.s.)” (Hazreti Peygamberin rivayet ettiğine göre Allah Teâlâ buyurdu ki…) veya “Kale Rasulullah (s.a.s.) fima yervihi an Rabbihi” (Hazreti Peygamber Rabbinden rivayetle buyurdu ki…).
Diğer hadislerin vürûdunda ise ilk kaynak Hazreti Peygamberdir ve çok defa görüldüğü gibi bu hadisler sahabe tarafından “Kale Rasulullah (s.a.s.) (Hazreti Peygamber buyurdu ki…) ibaresiyle nakledilir.
Kutsi Hadis
Kutsi hadisin ilk kaynağı Allah olduğu ve esasen hitap O’ndan geldiği için, rivayet edilirken başına, “Hz. Peygamber’in (asm) rivayet ettiğine göre Allah-u Teâlâ şöyle buyurdu” veya “Resûlullah (asm), Rabb’inden rivayet ettiği hadiste şöyle buyurdu” şeklinde bir rivâyet lafzı getirilir.
“Kutsi” “İlâhi” veya “Rabbanî” şeklinde nitelenir.
Kur’an ile hadis arasında bir mertebede olduğundan Kur’an hükmünde sayılmaz. Zira sözler Peygamber Efendimiz’e (asm) aittir.
Kutsi hadisler; genellikle Allah’ın büyüklüğünü, rahmetinin beyanını, hükümranlığının kudretini, ihsan ve ikramının bolluğunu, konu edinirler.
Resulullah (asm) bu hadislerinde Allah’tan naklen bazı İslamî hakikatları beyan etmektedir.
Kutsi hadis daha çarpıcı, daha dikkat çekici bir beyan üslubuna sahiptir.
Kutsi Hadisler;
- Namazda okunmazlar.
- Abdestsiz kendilerine dokunulabilir.
- Lafızları Kur’an gibi muciz değildir.
- Mana olarak rivayet edilmeleri de caizdir.
- Kaynaklar: Riyaz-üs Salihin – Kütüb-ü Sitte
1.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Merhametli olanlar… Bunlara Rahman olan Allah merhamet eyler. Yerde olanlara merhamet ediniz ki, göktekiler de size merhamet ederler.”
2.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Allah her yüzyılın başında bu dini ikame edecek birisini yaratır .”
3.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Salacağınız bir ip, sizi mutlaka Allah’a ulaştırır.”
4.Resullullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Her kim Allah için olursa… Allah onun için olur.”
5.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Yüceliğine yüce, mübarekliğine mübarek Allah dünya semasına nüzul tecellisi eyler ve buyurur: Yok mu tevbe eden?… Ki, onun tevbesini kabul edeyim.Hani duacı?… Ki ,onun duasına icabet edeyim.”
6.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“O mü’min ki insanların arasına girer ve onların eziyetlerine sabreder; bu, o müminden hayırlıdır ki, insanlar arasına girmez ve eziyetlerine sabredemez…”
7.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Şayet Hakk’ı tam manası ile bilseydiniz; su üzerinde yürürdünüz, dağlar sizinle kayardı…”
8.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Hemen herkes dünyadan susuz çıkar, Ancak ‘Rahman, Rahim Allah adı ile’ diyenler hariç.”
9.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Eğer Ademoğlunun iki dere dolusu altını olsa üçüncüsünü arzular. Ademoğlunun boşluğunu ancak toprak doldurur.”
10.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Allah bir kulu severse, onu çeşitli denemelere tabi tutar.”
11.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Su hacmi iki kulleyi aşınca artık pislik taşımaz…”
12.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Allah Adem’i kendi sureti üzerine yarattı.”
13.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabb’ından naklen şöyle anlatıyor:
“İhlas, sırrımdan bir sırdır. Onu kullarımdan sevdiğimin kalbine bir armağan olarak bıraktım…”
14.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Allah şöyle buyurdu; ‘o kimse ki kazama rıza göstermez, nimetlerime de şükretmez; artık varsın benden başka bir Rabb arasın…”
15.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Allah’dan naklen anlatıyor:
“Allah şöyle buyurdu: “Ey Ademoğlu hasta oldum, ziyaretime gelmedin.” Ademoğlu sordu; ‘Ya Rabbi sen alemlerin Rabbisin… Seni nasıl ziyaret edeyim?’ Allah buyurdu; ‘Bilmiyor musun? Falan kulum hasta oldu…Ama sen onu ziyaret etmedin. Eğer onu ziyaret etseydin Beni yanında bulacaktın’… Allah devamla buyurdu; ‘ Ey Ademoğlu, senden yemekle doyurulmamı istedim, ama sen Beni doyurmadın’. Ademoğlu sordu; ‘Yarabbi seni yemekle nasıl doyurayım? Sen alemlerin Rabbisin’. Allah anlattı; ‘Falan kulum senden yemek istedi. Ama ona yedirmedin. Bilemedin mi? Ona yedirseydin Beni yanında bulacaktın’. Allah devamla buyurdu; ‘ Ey Ademoğlu, senden su istedim, ama vermedin’. Ademoğlu sordu; ‘Ya Rabbi sana nasıl su vereyim? Sen Alemlerin Rabbisin’. Allah anlattı; ‘Falan kulum senden su istedi, vermedin.Ona su verseydin Beni yanında bulacaktın… Bunu da mı anlayamadın?”
16.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabb’ından naklen anlatıyor:
“İsmi aziz ve celil olan Allah şöyle buyurdu: “Kulum bana kavuşmayı severse, Ben de ona kavuşmayı severim… Ama Bana kavuşmayı sevmeyince Ben de ona kavuşmayı sevmem.”
17.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabb’ından naklen anlatıyor:
“Allah şöyle buyurdu; ‘Ben, uğrumda kalbleri kırık olanların yanındayım…”
18.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabb’ından naklen anlatıyor:
“Allah şöyle buyurdu; ‘ Kıyamet günü şu üç zümrenin hasmıyım;
‘Bir kimse ki; Kendisine ihsan ettim, ama o zulmetti…
Bir kimse ki; Bir hürü sattı parasını da yedi… Bir kimse ki; İşçi tuttu. Ondan istifade etti. Ama ücretini ödemedi.”
19.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabb’ından naklen anlatıyor;
“Allah şöyle buyurdu; ‘Her kim benim veli kuluma düşman olursa,Bana harp açmış olur.”
20.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabb’ından naklen anlatıyor;
“Allahu Teala şöyle buyurdu; ‘Ben kulumun zannına göreyim… O halde, Benim için hayır zannında bulunsun ve Ben Beni andığı zaman kulumun yanındayım.”
21.Resullullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabb’ından naklen anlatıyor:
“Allah şöyle buyurdu; ‘Tam ihlasla; Allah’tan başka ilah yoktur, şehadetini yapanlar olmasaydı Cehennemi dünya ehline musallat ederdim. Eğer bana ibadet edenler olmasaydı Bana asi gelenlere bir anlık dahi mühlet vermezdim.”
22.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabb’ından naklen anlatıyor:
“Allah şöyle buyurdu; ‘Ey Ademoğlu, seni kendim için yarattım. Eşyayı da senin için yarattım. O halde kendim için yarattığımı senin için yarattığımın ayarına düşürme.”
23.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabb’ından naklen anlatıyor:
“Allah şöyle buyurdu; ‘Bir kimse Beni kendi kendine anarsa, Ben de onu Zat’ımda anarım… Yine bir kimse beni bir topluluk içinde anarsa, Ben de onu o topluluktan daha hayırlı bir topluluk içinde anarım…”
24.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabb’ından naklen anlatıyor:
“Allah şöyle buyurdu; ‘Ey Ademoğlu senin için yaptığım taksime razı olursan kalbini ve bedenini rahata kavuştururum… Sevimli bir kul olmakla kısmetin sana gelir. Şayet senin için yaptığım taksime razı olmazsan dünyayı sana musallat ederim… Ve sen bir vahşet içinde, yabanda tepinip durursun. Sonra İzzet ve Celalim hakkı için o dünyalıktan ancak kısmet ettiğime nail olursun… Sen de kötü bir kul olarak.”
25.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabb’ından naklen anlatıyor:
“Allah şöyle buyurdu; ‘Ben bir gizli hazine idim, bilinmemi istedim. Halkı yarattım, nimetlerimi onlara sevdirdim. Böylece beni bildiler.”
26.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabb’ından naklen anlatıyor:
“Allah şöyle buyurdu; ‘Beni ne yerim aldı, ne de semam… lakin Beni Mü’min, Muttaki, Vera sahibi kulumun kalbi aldı…”
27.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabb’ından naklen anlatıyor:
“Allah şöyle buyurdu; ‘Beni bilen talep eder… Beni talep eden bulur… Beni bulan sever… Beni seveni öldürürüm… Bir kimseyi öldürürsem diyeti bana düşer… Bir kimsenin diyeti bana düşünce onun diyeti bizzat ben olurum.”
28.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Allah’dan naklen anlatıyor:
“Allah şöyle buyurdu; ‘Yaklaşanlar, kendilerine farz kıldığım ibadetlerin edasında olduğu kadar hiç bir şeyde yaklaşamazlar…Gerçekten bir kul Bana nafilelerle de yaklaşır. Böylece Bana yaklaşanı severim.Sevince de o kulun kulağı olurum, eli olurum,ayağı olurum… Böyle ki oldum,Benimle işitir… Benimle görür… Benimle konuşur… Benimle tutar…Benimle yürür.”
29.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabb’ından naklen anlatıyor:
“Allah şöyle buyurdu; ‘Bir kimse Bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir arşın yaklaşırım. Bir kimse Bana bir arşın yaklaşırsa Ben ona bir kulaç yaklaşırım. Bir kimse Bana yürüyerek gelirse Ben ona koşarak giderim.”
30.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurur:
“Misafire ikram ediniz isterse. İsterse kafir olsun.”
31.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurur:
“Şam Allah’ın yer hazinelerinden bir hazinesidir. Kullarını orada saklar.”
32.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurur:
“Allah’ın nehri geldiği zaman İsa’nın nehri batıl olur…”
33.Bir gün Resulullah(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimize şöyle soruldu:
“Allah yeri ve semayı yaratmadan önce neredeydi? Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz bu soruyu şöyle cevaplandırdı: ‘Rabbımız bir Amâ’da idi’…”
34.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Mü’min, Allah’ın nimetlerine bir konuktur.”
35.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Dünya sevgisi her hatanın başıdır.”
36.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Sefere çıkınız; sağlığa erer, ganimet bulursunuz…”
37.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Ziyaretin hayırlısı, ziyaret edilenin yok olmasıdır…”
38.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Kulun Rabb’ına en yakın olduğu anı secde anıdır.”
39.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“İşlerde şaşırırsanız kabirler ehlinden yardım isteyiniz.”
- Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Bir kimse Allah katındaki menzilesini bilmek istiyorsa Allah’ın kendi yanındaki menzilesini ögrensin. Çünkü Allah kula vereceği dereceyi kulun kendi nefsinde onun için verdiği derece üzerinden tayin eder…”
Derleyen: Şeyh Sadreddin Konevî [K.S.]
Bu kırk Kudsi Hadis, Sadrettin-i Konevi tarafından ilahi bir ilham ile tasnif edilerek yazılmış ve Selçuklular ve Osmanlılar zamanında istinsah suretiyle çoğaltılarak “Sadreddin-i Konevi’nin Hadis-i Erbain’i” adı ile tüm İslam aleminde meşhur olmuştur.